Yaz Bitmeden Küçük Bir Kaçamak Fethiye Tatili
İstanbul’ da geçen yoğun iş temposundan bir an olsun uzaklaşmak, kafa dinlemek için 29 Ekim Cumhuriyet bayramı tatili iyi bir zaman diye düşündük. İş çıkışı uçağa bindiğimiz gibi 1 saat içerisinde Dalaman hava alanına indik. Hava alanında kiraladığımız araç ile Fethiye’ ye yolculuğumuz 45 dakika 1 saat arası sürdü. Tatile karar verdiğimiz andan itibaren Fethiye’ de neler yapılır diye araştırmaya başlamıştık bile.
İnternette gördüğümüz paket tur bizim için gayet iyiydi. Çünkü zamanımız değerliydi, zaten bizim aldığımı paket turun içerisinde otel + yamaç paraşütü ve tekne turu vardı. Hepsini bir telefonla halletmek, hazırlanmış programa uymak tatilinizi planlama sürecinde zaman kazandıracaktı.
Ekim ayında olmamıza rağmen İstanbul’ a göre daha sıcak ve pırıl pırıl bir hava ile karşılamıştı Fethiye bizi. Kahvaltımızı bitirdikten sonra tatilin ilk aktivitesi olan tekne turuna katılmak için Ölüdeniz Belcekız plajına gittik. İlk durak mavi mağara plajı küçük ama ilginç geldi bize, bir sonraki adresimiz ise Kelebekler vadisiydi aynı zamanda yüzme molası vermişti kaptanımız bende bu sırada kaptanın sohbetine kulak misafiri olduğumda duyduğum Basejump atlayışlarını da izledik.
Vadinin hemen üzerinde bulunan dik ve sarp kayaların üzerine özenle yerleştirilmiş olan rampadan atlayan Basejump sporcularının inişlerini Kelebekler vadisine yapıyorlardı. Bu olay benim vadideki kelebeklerden daha çok dikkatimi çekmişti. Sohbetimiz sırasında öğrendiğim ise ilk atlayışların Nisan ayında başladığı 25-29 Ekim de ise kupa için yarışmalar düzenleniyormuş bu aktivitenin geleneksel hale getirilmesinde ve düzenlenmesinde ise Cengiz Koçak, Ali Es, Erdal Akkuş organizasyonu üstlenmişler. Organizasyondaki arkadaşlar la aramızdaki sohbette ise 2018 yılının Nisan ayında 2. sinin düzenleneceğini de şimdiden öğrenmiş olduk.
Sonraki durağımız St Nicholas adası, Akvaryum koyu, Soğuk su ve Deve plajındaki yemek ve yüzme molasından sonra Belcekız plajında günü bitirmiş olduk.Otele gidip biraz dinlendikten sonra yürüyerek akşam yemeği yiyip aynı zaman içerisinde de Fethiye’ yi gece keşfetmek için kendimizi dışarı attık.
Muğla ilinin yerleşik nufusa en çok sahip olduğu Fethiye ilçesinin hem yaz aylarında hem de turistik bir kent olmasına rağmen kış aylarında oldukça hareketliydi. Şehir merkezinde kebapçılardan balıkçılara, Türk usulü lokantalara kadar yemek yiyebileceğiniz birçok seçenekler bizleri bekliyordu. Fethiye Paşa Kebap akşam yemekleri için uğranacak güzel mekanlar arasında her zaman ilk sırada yer almaktadır.
Bizim tercihimiz kaldığım otelden methini duyduğum kebapçıdan yana oldu, yemek sonrasında kısa bir kordon yürüyüşünden sonra bir şeyler içmek, sohbet etmek için barların yan yana olduğu ayrı bir şehirmiş gibi görünen Paspatur çarsısına gittik. Saatler ilerledikçe daha bi güzelleşen ve hareketlenen sokaklarda birbirini tanıyan tanımayan herkes birbiriyle selamlaşan muhabbet eden samimi insanları görmek, İstanbul gecelerinde pek de alışık olmadığımız bir durumdu. Sabah yamaç paraşütü için erken kalkacağımızdan dolayı daha fazla geç olmadan otele dönmek zorundaydık.
İkinci günün sabahında ise güzel bir kahvaltının ardından yamaç paraşütü yapmak için gelen servis aracıyla Ölüdeniz de bulunan Babadağ’ a doğru yola koyulduk, bu ayda sezon bitti sadece biz varız diye düşünürken bizden ayrı 30 35 kişi daha uçmayı bekliyordu fazla eşyalarımızı ve üzerimizde düşecek ne varsa (cep telefonu, cüzdan, çakmak vb.) hepsini ofise bıraktıktan sonra uçuş alanına doğru yola çıktık.
Yolculuk dar ve çam ağaçlarının arasında ortalama 35 dakika sürdü ve sonunda meşhur eşsiz güzelliğiyle tüm Ölüdeniz ayaklarımızın altında ki Babadağ’ın zirvesindeydik. Uçuş alanı ofisten daha kalabalıktı, herkesin gözünde uçmanın heyecanı vardı çok geçmeden pilotlar hazırlıklarımızı tamamladı, kasklar takıldı paraşütler açıldı, pilotum bir taraftan hazırlıklarını yaparken diğer taraftan bana sakın oturma ayakların yerden kesilse dahi koşmaya devam et diyordu.
Rüzgarın gelmesi ile beraber koşmaya başladık artık havadaydım gayet konforlu koltuğuma oturdum. Manzara muhteşemdi Allah’ ım bu güne kadar neden uçmadım diye kendi kendime sormadan duramıyordum kuşlar kadar özgürdüm rengarenk paraşütlerle doluydu gökyüzü. Uçarken bir taraftan da pilotumla muhabbet ediyorduk, kendisi 13 senedir uçtuğunu, her uçuştan ayrı zevk aldığını dile getirmeden duramıyordu. Yılın 12 ayı yaz, kış 365 gün uçarak bu işi yapıyormuş.
Bunun üzerine pilotum akrobasi istermisin sorusunun ardından evet dediğimi duyamadan başladık 360 derece dönmeye zevk ve heyecanla yer çekimine meydan okuyorduk. İster istemez özgürlüğün simgesi haline gelen çığlıklar duyuyordum bu sadece bana özel değil di diğer paraşütle uçan kişilerde heyecanla çığlıklar atıyorlardı tarif edilemez bir duygu bu, yavaş yavaş inişe doğru yaklaşıyorduk. Kaskımızı taktık ve kuş gibi plaja konmuştuk çoktan. Arkamdan gelen Aylanın yüzündeki mutluluk her şeyi anlatıyordu.
Gerçekten uçmak bi harikaydı bilgisayardan fotoğraf ve videolarıma bakarken hala uçuyordum sanki, almış olduğum dvd ile ve beraber servise binerek otelimize geri döndük. Kısa tatilimizin en eğlenceli anları yamaç paraşütündeydi desek abatmış olmayız.
Akşam üstü uçağa yetişmek için Dalama hava alanına doğru yola çıktık. Bizim tatilimiz 2 günlüktü ama eğer vaktiniz varsa Fethiye’ ye daha çok zaman ayırın bizden söylemesi özellikle paket tur fiyatları oldukça ekonomik.